Biz kadınlar, Ocak 2013’te açıklanan çözüm sürecini kimimiz coşkuyla, kimimiz temkinli bir umutla, kimimiz yapıcı eleştirilerimizle, ama hepimiz destekledik.
7 Haziran 2015 seçimlerinde farklı siyasi partilere oy verdik. Oylarımızı, kişisel olarak değişik siyasi tonlar, yol ve yöntemler önerdiğimiz halde, temelde aynı dört talep için kullandık:
Demokrasi, barış, eşitlik ve özgürlük.
Türkiye siyaseti bize barış sözü vermişti. Ancak seçim sürecinde iktidarın “çözüm süreci bitti” sözlerinin ardından patlatılan şaibeli bombalar ile seçime ve barışa gölge düşürülmeye çalışıldı. Bizler oylarımızla seçimde bu girişime de cevap verdik; barış ve demokrasi irademizi ortaya koyduk. Oylarımızı, dışarıda ya da içeride herhangi bir savaş için vermedik.
Yürürlükteki hukuki normlara bile uymayan bir olağanüstü hal rejimi, binlerce tutuklama, dört bir yanda patlayan bombalar için vermedik. Hangi taraf yaparsa yapsın, misillemeler, açık yargısız infazlar, yakılan ormanlar, yapılan sabotajlar için vermedik.
Ne yazık ki, seçimin ertesinde ülkemiz bir yangın yerine döndü. Bir ay içinde 70’e yakın insanımız öldü. Biz bu oyunu daha önce izlemiş ve hiç sevmemiştik! Sadece ölümler, işkenceler, tecavüzler, katledilen doğa, yoksulluk içinde yaprak gibi oradan oraya savrulan onbinler, bu yangınla buharlaştırılan demokrasi, hukuk, hak ve özgürlüklerimiz için değil; aynı zamanda birlikte yaşadığımız bu coğrafyanın çalınmaya çalışılan geleceğini gördüğümüz için de sevmedik.
Kadınlar olarak biliyoruz ki, savaşlar ve işgaller bir erkek icadıdır. Savaş denen bu erkek oyunu, tarih boyunca ve günümüzde dünyanın dört bir yerinde durmadan yeni katliamlar yaratmaktadır. Üstelik de sadece ve sadece, bir avuç erkeğin servetine servet katacağı, adını para koydukları, yine erkek icadı bir kağıt parçası için; bir avuç erkeğin egemenlik ve iktidar hırsları için… Eril akılları çatışmadan, savaştan, şiddetten başka bir dil ve yöntem bilmediği için…
Türkiye’de de, çatışmasızlığı bile oyun arası gibi, avantaj sağlama molası gibi gören bu eril siyaset, çatışmasızlığı sadece iki buçuk yıl sürdürüp, barış masasından da masayı tekmeleyerek kalkıyor.
Üzülerek görüyoruz ki, bölgemiz ve dünya yeni din, mezhep ve etnik çatışmalarla yeni bir küresel eril egemenlik paylaşımına götürülmek isteniyor. Türkiye’nin hiçbir şekilde bu sürecin bir parçası olmasını istemiyoruz.
Bizim kimseyle “tarihsel intikam”, “rövanş”, “misilleme” gibi sorunlarımız yok. Bizim, savaş ve militarizm dili körüklendikçe katlanarak artan ve yatak odalarımıza kadar sızan bir cangüvenliği sorunumuz var. Derin devlet dehlizlerine doğru emilip yok edilen demokrasinin tekrar canlandırılmasına ihtiyacımız var. Hergün daha da derinleşen eşitlik, adalet ve özgürlük sorunumuz var. Savaş bahanesiyle, iktidar ve kar hırslarıyla talan edilen toplumsal kaynaklarımızın, halkın sağlık, eğitim ve sosyal güvenliği için harcanmasına; doğanın kurtarılmasına, sağlıklı kentlere, insanca yaşayabileceğimiz konutlara, sağlıklı gıdaya, temiz suya, temiz havaya ihtiyacımız var.
Artık barışa ihtiyacımız var.
Bu son şansımız olabilir.
Öncelikle devlet erkini kullanan tüm kişi ve mekanizmalara sesleniyoruz. Barış ve çatışmasızlığı sağlamak öncelikle sizin görevinizdir. O makamlarda bunun için bulunuyorsunuz. İçeride ve dışarıda savaş politikalarınızdan, her türlü hak talebini silahla, şiddetle, baskıyla sindirme çabalarınızdan; tüm topluma, bu çabalarınızın bir aracı haline getirilmiş siyasallaştırılmış dinsel ideolojinizi dayatmaktan vazgeçiniz. Ortadoğu’da giderek yayılan iç savaşların Türkiye’ye sıçramaması için, derhal etkili, barışçıl ve tüm toplumu ikna edici önlemleri alın.
Tüm kamuoyuna sesleniyoruz. Savaş ve çatışma ortamı toplumları bölüyor, insanları birbirine düşman ediyor, eşitsizliği, ayrımcılığı ve şiddeti körüklüyor. Savaş politikalarına karşı çıkalım, kadınlar ve erkekler olarak tüm yurttaşların din, dil, etnik kimlik, siyasal görüş, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği vb. nedenlerle ayrımcılığa uğramadığı, her alanda fiili, gerçek bir eşitliği sağlamak için seferber olduğu bir toplum yaratmaya çalışalım.
Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ)
[email protected]
9 Ağustos 2015