Author

Haber, Kamuya Müdahale,

Belediyeleri daha iyi izlemek için atölyeler düzenliyoruz!

Kadın Koalisyonu olarak belediyelerin politika ve hizmetlerini toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısı ile izlemeye devam ederken, bunu daha iyi ve verimli bir şekilde yapabilmek için koalisyon bileşenleri ile atölyeler düzenliyoruz! Yoksulluğun derinleştiği, yoksunluğun yaygınlaştığı salgın döneminde bu izleme çalışmamızda katılım, erişilebilirlik ve kadınlara yönelik şiddet temalarına ve ortak kesen olarak yoksulluk ile kadın yoksulluğuna odaklanıyoruz. Bu kapsamda, bilgi ve deneyim paylaşımı yaptığımız, ortak akıl yürüttüğümüz atölye çalışmaları yapıyoruz. Bugüne kadar düzenlediğimiz atölyelerde yoksulluk, göç, kadınlara yönelik şiddet, bakım hizmetleri, erişilebilirlik, cinsel sağlık/kadın sağlığı, sağlıklı gıda ve çevreye erişim, belediyecilik deneyimleri ile katılım ve izleme çalışması metodolojisi üzerine tartışmalar yürüttük. Belediye politika ve hizmetlerinin toplumsal cinsiyet perspektifiyle izlenmesine dair fikir edinmek için sizleri atölyelerin öne çıkan kısımlarından derlediğimiz Atölye Bülteni Ocak – Şubat 2022’yi okumaya davet

Haber,

Korkmuyoruz, Susmuyoruz, İtaat Etmiyoruz!

Dünyanın her yerinde, otoriter yönetimler kadınların sesini kısmaya, onları evlerine kapatmaya çalışıyor! Türkiye’de de olağanüstü hali olağanlaştıran baskı yöntemleri işbaşında. Daha önce, Terörle Mücadele Kanunu’nun her türlü anti-demokratik ve keyfi uygulamanın yolunu açtığını söylemiştik. Nitekim, bu uygulamaların son örneğini bugün yaşıyoruz. Diyarbakır’da 24 kadın arkadaşımız, kadınlara karşı şiddetin protesto edildiği 25 Kasım’da yaptıkları etkinlikler nedeniyle gözaltına alındılar. Kadınları susturamayacaksınız! Sizin operasyonlarınız varsa, bizim de dayanışmamız var! Birbirimizden de mücadelemizden de vazgeçmiyoruz! Arkadaşlarımızın yanındayız! Kadın Koalisyonu

Haber,

8 Mart: Hikâyeyi Yeniden Yazmak

Aksu Bora tarafından kaleme alınan bu yazı, ilk olarak 1 Mart 2022 tarihinde birikimdergisi.com’da yayınlanmıştır. 8 Mart yaklaşırken ve feminizmin öznesine dair tartışma hararetlenirken, Kadın Koalisyonu bir açıklama yayınladı: “Ülkedeki tüm sorunların muhatabı olan kadınların çözümün de parçası olduklarını görmek zorundasınız!” Açıklamanın muhatabı, kurumsal siyasetti. Kamuoyu önünde yapılmıştı, “herkesin içinde” yani; ama muhatabı “herkes” değil, ülkeyi yönetmeye talip olan siyasal partilerdi. Kurumsal siyasetle ilişkimiz hep sıkıntılı oldu, kendisini siyasetin tek alanı ve tek biçimi sanması sebebiyle, kadınlara varlık alanı tanımamasıyla, temsil ilişkisini olduğundan da karmaşık hale getirmesiyle. Siyasetin daha renkli ve çekişmeli olduğu zamanda öyleydi, şimdi, bu tatsız ve renksiz zamanda da. Bir de tabii feminist mücadeleyi bir tür sivil toplum hareketi gibi düşünme alışkanlığı var; kısmen doğru ama tam da değil. Kısmen doğru, çünkü

Haber, Seçime Müdahale,

Ülkedeki tüm sorunların muhatabı olan kadınların çözümün de parçası olduklarını görmek zorundasınız!

Yaşamlarımızın güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi kaldırıldı, tüm ülke hızla yoksullaşırken biz erkeklerden de daha hızla yoksullaştık, haklarımızı savunduğumuz için terörist ilan edildik. Biliyoruz ki cinsiyetçilikle mücadele, ekonomik sömürüyle, keyfi yönetimle, hukuksuzlukla mücadeleden ayrı değildir. Taşın, toprağın, havanın, suyun, canlıların korunduğu, ifade özgürlüğünün güvenceye alındığı, anadilimizde eğitim hakkımızın tanındığı, herkes için erişilebilir adaletin tesis edildiği, sorunların tespitinin de çözümün de yerelden, yerelin sakinlerinin katılımıyla gerçekleştirildiği bir ortak yaşam kurmak istiyoruz. Eşit ve etkin katılabildiğimiz, denetleyebildiğimiz, laik, özgürlükçü ve demokratik bir yaşam bugünden başlayarak inşa edilmelidir. Bu ilkelerin tek bir tanesinden vazgeçmeyecek, siyasi pazarlık konusu yaptırmayacağız. Hayatı hepimize zehir eden yöntemlerle yeni ve daha iyi bir hayat kurulması mümkün değil. Hepimizi tüm çeşitliliğimizle eşit ve özgür kabul edecek ve tüm yasa ve kurumları eşitlikçi bir biçimde tanımlayan

Haber,

BELEDİYELERİ İZLEMEYE DEVAM EDİYORUZ!

COVID 19 küresel salgınıyla birlikte belediyelerin politika ve uygulamalarına toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden baktık. Bu çerçevede Nisan 2020’de başladığımız izleme çalışmamızın raporunu Mart 2021’de yayınladık. Kadın Koalisyonu olarak yoksulluğun derinleştiği, yoksunluğun yaygınlaştığı salgın ve sonrası süreçte de belediyeleri izlemeye devam edeceğiz; katılım, erişilebilirlik ve kadınlara yönelik şiddet temalarına ve ortak kesen olarak yoksulluk ve kadın yoksulluğuna bakacağız. Her izleme çalışması öncesi yaptığımız gibi sözünü ettiğimiz meselelerden ne anladığımızı, kavramların neleri içerdiğini tartışabileceğimiz atölyelerle başladık; yoksulluk, göç, kadınlara yönelik şiddet, bakım hizmetleri, erişilebilirlik, cinsel/üreme sağlığı, sağlıklı gıda ve çevreye erişim, belediyecilik deneyimleri, katılım ve izleme çalışması metodolojisi. Mart 2022’de sorularımızla belediyelerin kapılarını çalmaya başlayacağız. Belediyelerde kadınların hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği için olmazsa olmazlarımız var mı diye bakacağız. Kadın Koalisyonu olarak yerel yönetimlerin özel ve kamusal alanlarda

Haber,

Hepimiz eşit, hepimiz özgür, hepimiz tok ve güvende olana kadar mücadeleden de birbirimizden de vazgeçmeyeceğiz!

Seçimlerin ne zaman yapılacağı, erkene çekilip çekilmeyeceği tartışılırken, kadınların sesine kulak veren yok! Kadınların katledilmediği tek bir gün yok! Her birimiz ve hepimiz, her gün, can derdindeyiz! Şiddete karşı bizi korusun diye hazırladığımız İstanbul Sözleşmesi, bir gece yarısı imzasıyla, keyfi biçimde iptal edildi. Hızla yoksullaştık, işsiz kaldık, çalışanların güvenceleri bir bir ortadan kaldırılıyor, hak aramak teröristlik sayılıyor. Toplumsal ortaklıklar, kurumlar, birer birer ortadan kaldırılıyor, ortaklığın tek biçimi egemen hale geliyor: çıkar ve suç ortaklığı! Yoksullaşmanın hukuksuzlukla, işsizliğin keyfi yönetimle, çevre felaketlerinin talancılıkla nasıl derinden ilişkili olduğunu görüyoruz. Bütün bunlar, biz kadınların mücadelesinin dışında değil. Taşı, toprağı, havası, suyu, ağacı korunan bir ülke istiyoruz. Hepimizin ücretsiz sağlık ve eğitim hakkının olduğu. Haklarımıza erişebilmek için de siyaset yapabilmek için de kendimizi özgürce ifade edebildiğimiz, anadilimizi konuşabildiğimiz bir

Haber,

Kadın Koalisyonu’ndan Barolara Çağrı: Anayasa Mahkemesine Kadın Aday Seç!

Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlanması taahhüdünde bulunan Barolara çağrımızdır! Anayasal eşitlik ilkesinin de bir gereği olarak yargıda eşit temsilin sağlanmasında Anayasa Mahkemesinin üye yapısı çok önemlidir. Baroların toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için mücadele taahhütlerini yerine getirmesini talep ediyoruz. Barolar çok sayıda kadın adayın bulunduğu bu fırsatı eşitlik lehine değerlendirmeli, binlerce kadın üyesinin ve milyonlarca kadın yurttaşın sesi olmalıdır. AYM’ye kadın aday. Şekli eşitlik değil gerçek eşitlik!

Haber,

İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz!

11 Mayıs 2011’de ilk imzalayan ülke olmakla övündüğünüz ve geçtiğimiz Temmuz ayında vazgeçtiğiniz İstanbul Sözleşmesi, bizimdir! Bizim, hani o “kol kırılır yen içinde kalır”ın konusu olanların. Şiddetin bin bir türlüsüne maruz kalanların. Dayağa, tecavüze, horlanmaya, aşağılanmaya layık görülenlerin, parasına, miras hakkına, çalışma hakkına, nafakasına göz dikilenlerin. O sözleşme, bizim eşitlik mücadelemizin bir sonucudur, sizin pazarlıklarınızın değil! Ta 1987’de, “dayağa hayır” diye sokağa çıktığımızdan beri bir zırh gibi ilmek ilmek ördük onu, vazgeçer miyiz? ASLA! İstanbul Sözleşmesi var! Hâlâ var! Tekrar imzalanana kadar sesleniyoruz: İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz! Kadın Koalisyonu şiddet karşıtı herkese sesleniyor. Gelin hep beraber İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanmasının peşine düşelim!

Haber,

Önce şunu unutmayın: İstanbul Sözleşmesi, bizimdir!

Önce şunu unutmayın: İstanbul Sözleşmesi, bizimdir! Yani, kadınların, LGBTİ+ların. Bu sözleşmeyi biz var ettik, her cümlesi bizim eserimizdir. Siz sözleşmeyi imzalamakla övünürken de bu böyleydi, şimdi, sözleşmeden vazgeçtiğinizi söylerken de. Talep etmedik, devlete, hükümete, sorumlulara yetkililere vazifelerini hatırlattık. Sadece şiddetsiz bir dünya istemedik, nasıl kurulacağını da gösterdik. İstanbul Sözleşmesi kadınların şiddeti durdurmaya dair ortak sözü, şiddeti durdurmanın yol haritasıdır.  Devletlere, hükümetlere, resmi taraflara şiddeti durdurmak, eşitliği sağlamak için yükümlülüklerini söyler.  Sadece kadınlara, LGBTİ+lara yönelik değil, eşitsiz konumdaki herkese yönelik şiddeti durdurmanın yolunu yöntemini tüm açıklığıyla gösterir. Bu sebeple, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmemek yalnızca kadınlar ve LGBTİ+lar için değil, herkes için umuttur. Bu mücadele herkesin olmak zorundadır.  İnsan hakları değerlerinden uzaklaşmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğine mesafe koymak sadece Türkiye için değil, tüm dünya için tehdittir. Bu değerlerin