Hellööööööö,
Benim neyim eksik, ben de yazacağım tabii…. Ben de özledim ben de… Resmin var şu an elimde….
Öhhöö öhhööö…. Durumu cıvatma Yasemin kendine gel…
Efenim 2006 yılıydı sanırım Banu Acun, Semiha Öztürk, Aysun Sayın sonra Selen Lermioğlu tanıştım ve bu şekilde KA.DER hayatıma girdi. Bir koşturmaca bir telaş yok logo değişecek, yok kampanya yapılacak, yıllarca bıyık aldık derken bir anda hepimiz bıyık taktık falan filan….
Aysun ile birlikte Selma Acuner ve senin ismini duymaya başladım. Ankara KA.DER denildiğinde hali ile bolca duyuyor sabiler bu isimler.. ben de sabiydim hey gidi günler hey…
Sonra mailler ve telefonlar… Derken Ankara KA.DER ile ayrı bir bağ ve bu bağ üzerinden senin o dünyanın en sakin sesinden toplantılar.
Hani bazen olur ya böyle yüzünü görmesen de bir yerde sarar samimiyeti karşındakinin. Benimki de öyle bir durum. Benim tüm deli fişekliğim ve karşımda bir o kadar tüm süreçleri sakin yöneten, insana konuşurken huzur veren ve söylediklerini can kulağı ile dinlediğim sen…
Aslında ben sana ne yazacağım, benim şu hayatta en sevdiğim şeylerden bıttım sabunu ve öğrendim ki sen de bıttım sabununu çok severmişsin.
Sonra durdum düşündüm sevdiğim insanların neleri sevdiğini ne kadar biliyorum?
Vay arkadaş dedim, Yasemin sen ne yapmışsın? O proje, bu proje, o yasa bu yasa derken bir saniye yahu, ben nasıl bu bıttım konusunu atlamışım. Biz nasıl olmuş da hamama gitmemişiz?
Çok ayıp etmişim öncelikle özür dilerim. Bugünlerde en çok bunu düşünüyorum hatta geçenlerde gıybetini dahi yaptım Selmacığım ile 🙂 ( Ben de şaşırdım iyice Selmacığım falan :)))) )
Bizi bize daha çok bağlayan ve dayanışmamızı güçlendiren, birlikte olmamıza sebep olanların belki de hayırlı tek işleri bu oldu ama aynı zamanda bir birimizin özelinden de bu kadar uzaklaştırmalarına da kızmadım değil. Daha da garibi geçen aylarda İlkay’ın kitabı ile mailleşirken, İlkay’ın numarasını istemem ve İlkay Amargi olarak telefonumda çıkması da ayrıca bir skandal 🙂 Yahu bunu da mı bilmiyordun kadın? Biliyordum ama hiç kardeşliğiniz üzerinden ilişki kurmamışım ki..
Sonra dönüyorum bu güne:
“Biz bugüne kadar kadınların özgürlüğü ve eşitliği için mücadele ettik. Bu mücadeleyi en demokratik zeminde ve şeffaf biçimde yaptık. Biz hep şiddetsiz bir dünya talep ettik. Bu talebimizi bundan sonra da seslendirmeye devam edeceğiz. Taleplerimiz o kadar açık ve o kadar haklı ki; kadınlar yoksul ve yoksun olmasınlar; eğitim görsünler, tacize, tecavüze uğramasınlar istiyoruz. Biz bunları Meclis’te yasa yaparak, kamu idaresinde politika oluşturmaya çalışarak, belediyelerde kadın dayanışma merkezleri kurarak gerçekleştirmeye çalıştık. Eğer bu suçsa biz bu suçu hep birlikte işledik ve işliyoruz. TBMM’de yasama çalışmasında bulunanlar, kamu idaresinde bu çalışmalara destek verenler ve tüm çalışma yaptıklarımız da bu suça ortaktır o zaman”
Evet eğer bu suçsa bunu hep birlikte işledik. Eğer eşitlik istemek, eşitlik için çalışmak suçun tanımı olduysa hepimiz suçluyuz. Ve fakat ne münasebet? Ne sen suçlusun, ne de bizler bu alanda olduğumuz için suçluyuz. Bize bunları yaşatanlar suçlu.
Herkes o kadar güzel şeyler yazıyor ki, okudukça emin ol bir grup kadın salya sümük ağlıyoruz. Biz burada salya sümük haldeyken senin bizi güçlendiren mesajların yazıların çok daha ötesinde bir güce ve iradeye sahip olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Biz umutla seni burada bekliyoruz. Bu haksızlığın en kısa zamanda sona ereceğine inanıyoruz. Bıttım sabun siparişlerimizi verdim. Çeşit çeşit… Sabahlara kadar hamamda kırklanır paklanırız artık. 40 yaşında genç kadına da bıttım sabunu yakışır tabii…
Bu arada boş durmuyoruz merak etme, raporlar hazırlanıyor, çalışmalar devam ediyor. Gözün arkada kalmasın.
Şimdilik bu kadar badem gözlü, kadife sesli canımın içi…
Yamesin
